Sayfalar

müracaat



deseydin zincirle kendini mağaralara, yapardım
ki atmayaydın beni can pazarlarına
kes, kopar deseydin şu boynu kökünden, yine yapardım
matadorun kılıcı umrumda mı ya rabbi, vursun, ne çıkar
ben boynuzlarımdan korkuyorum, hoş, boynuzu da sen verdin
katletmekten korkuyorum, örtmekten
nefsime zulmetmekten korkuyorum
ama ne istiyorsun benden, bilmiyorum

bir tutam kesinlik peşinde koştum yıllardır
atla şu uçurumdan kurtulasın, de diye bekledim
belki de biliyordun, desen, atlamayacaktım
ondandır ki üfledin şu hayvana, uçurumdan aşağı
sonra ne olduysa, ki bir hikmeti vardır
ırmak kenarı yeşil bahçelerden, bu hengameye indim

nedir anlamı bu hengamenin ya rabbi, neredeyim ben
kuzu neden meler, kurt neden hain bakış atar
şu müsabaka
şu göze müşevveş meydan yeri neden var?
can-ü baş senin yolunda, tamam, feda olsun
gerçi feda edilen de senin, onu da sen verdin
ama kendimi nerelere atayım ya rabbi
nereye başvurayım da mühletim dolsun

inanmak istedim sana, bazen inandım da, bazen sandım inandım
bazen inanmadım sandım, bilmedim inanmışım
o seni şöyle tarif etti, bu böyle ediyor, başkası başka
bilmiyorum hangisisin, hepsi mi yoksa hiçbiri mi
toz duman arasında ben, neye inanacağımı şaşırdım



belki gecenin birinde şu başa bela korteksimi yakıp
içimdeki hayvana kelime- i şehadet getirtebilirim